30 Kasım 2012 Cuma

Siyasi ve Politik Konulardaki Genel Yargım

      Beni iyi tanıyan arkadaşlarımın son zamanlarda farkında olabileceği bir şey var. Artık politikacılar hakkında pek şikayet etmiyorum. Bunun sebebi, öğrendikçe objektif bir bakış açısı kazanıyor olmam olabilir. 
      
      Herkes politikacıların başarısız ve berbat olduklarını söylüyor. Hemen herkes eskiden benim de olduğum gibi onlardan şikayetçi. Peki bu insanlar neden politikacı oluyor? Daha doğrusu bu insanlar nasıl politikacı oluyor? Kimse onları zorla bu göreve getirmiyor. Türk ana ve babalardan, Türk ailelerden, Türk okullardan, Türk üniversitelerden, Türk camilerinden ve Türk iş yerlerinden geliyorlar. En önemlisi de; ki bunu asla bu konuda göz ardı etmemeliyiz, Türk vatandaşlarca göreve getiriliyorlar. Onları iktidara getiren bizleriz, yani halk. 
     
      Eleştirebileceğim tek şey var, o da yukarıda da belirttiğim gibi politikacılar değil. Yapabildiğimizin, ve korkarım ki mevcut şartlar altında yapabileceğimizin en iyisi bu. Bu bizim sistemimizin bir çıktısı, çöp giriyor ve çöp çıkıyor. Bencil ve cahil vatandaşlarınız varsa; bencil ve cahil liderleriniz olur. Ben de son zamanlarda düşünmeye başladım, belki de politikacılar değildir işe yaramaz olan diye, belki başka bir şeydir. Halk? Evet, halk olabilir. Alın size bir parti kampanyası sloganı: ''Halk işe yaramaz, umutlarınızı boş verin.''
      
      Tüm bu sebeplerden dolayı, artık bir insanın yapabileceği en kolay işlerden olan sürekli konuşup eleştirmekten vazgeçtim. Kendimi kolay kolay sıkıntıya sokabileceğim bir konu değil artık bu. Bu durumda insan düşünmeye ve hayal etmeye başlıyor. Burada, şahsi kanaatimce The Curious Case of Benjamin Button filmine ilham veren Birleşik Amerikalı ünlü komedyen ve düşünür George Carlin'in bir söyleşisini paylaşmak istiyorum, bu da o hayallerden biri.
       
      ''Hayat hakkında en adaletsiz şey, bitişidir. Hayat gerçekten zor ve bir sürü vaktini alıyor. Sonunda eline ne geçiyor? Ölüm! Bu nasıl bir ödül böyle? Aslında onu tersine çevirebilmek mümkün olmalı. En başta ölmek gerek, böylece onu aradan çıkarabilirsin. Sonra bir huzur evinde yaşarsın, gençleşince de oradan çıkarsın. Sonra altın bir saat alırsın, ve çalışmaya başlarsın. Kırk yıl çalışıp gençliğin tadını çıkartacak kadar gençleşince, işten çıkarsın. Uyuşturucu ve alkol kullanmaya başlarsın. Partilere gidersin. Sonrasında da liseye hazır bir hale gelirsin. Sonra da çocuk olup ilkokula gidersin. Durmadan oynarsın, sorumluluğun olmaz, bebek olursun. Rahme girersin, son dokuz ayını süzülerek geçirirsin. Ve işin en güzel yanı, ölümle değil, bir orgazmla her şey son bulur.''


    

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder